Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı, katıldığı bir televizyon programında. “Ülkenin yönetiminde öteden beri şeffaflık sorunu var. Ankara’nın mutfağında ne piştiğini biz ancak masaya servis edildiğinde öğrenebiliyoruz. Filyos Vadisi Projesi’nde ne olduğunu henüz bilemiyoruz” dedi.
Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı Elmas 67 Televizyonunda Gazeteci Murat Altay ve Gamze Taşdemir’in sunduğu “Gündem Özel” programında belediyenin faaliyetleri ve devam eden Filyos Projesi hakkında da açıklamalarda bulundu. Pandemi döneminde öncelikli olarak temel hizmetlerin sürdürülmesini hedeflediklerini söyleyen Kantarcı, “Göreve geldiğimiz birinci dönemde Çaycuma’nın ana meselelerini çözdük. Ana yatırımlarını tamamladık. Devam eden yatırımlarımızı da ufak tefek gecikmelere yaşansa da mutlaka tamamlayacağız. Salgın sürecinde temel hizmetlerimizi aksatmadan sürdürmek ve gelirlerde meydana gelen azalma nedeniyle yeni borçlanmalar yapmadan çıkmayı hedefliyoruz. Birçok belediye İller Bankası’nda gelecek paydan kesilmek üzere taahhütte bulunarak bazı yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Biz öyle yapmıyoruz. Tüm vergileri ve sigortaları zamanında yatırdığımız gibi yapılandırdığımız geçmişten kalan borçaları da ödüyoruz. Üzülerek ifade etmeliyim ki, hiç haklı olmayan bir şekilde köprü faciasının 3 milyon liralık tazminatı da belediyemize rücu edildi. Onu da ödemek zorunda kaldık. Yatırımlar için aldığımız yeni kredileri de hiç aksatmıyoruz. Çaycuma Belediyesi mali disiplini olan, kredibiletisi son derece yüksek bir belediye olarak hizmetlerini sürdürüyor” dedi.
20 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA SERBEST BÖLGE OLUR MU
Filyos Vadisi Projesi’ndeki gelişmeler hakkında görüşleri sorulan Kantarcı, “Ben yıllardan beri bu projeyle ilgili mücadele veriyorum. Üzerinde planlama yapılan coğrafya ne yazık ki tüketilmiş bir coğrafya. Bir kısmı orman, bir kısmı mera, bir kısmı tarımsal alan. Böyle bir alanda görmemişin çocuğu olmuş gibi, denizden itibaren 20 kilometre boyunca serbest bölge olur mu? Serbest bölge yarının 100 bin nüfuslu Çaycuma’sını bir cendereye sokmuş gibi adeta. Bizim nehir boyunca sınırımız köprüden itibaren 3 kilometre kuzeye, 3 kilometre de güneye kadar. En azından Çaycuma ile Saltukova arasındaki serbest bölgenin mutlaka kalkması gerekiyor. Serbest bölge kaldırılsın ki, biz de burayı planlamaya dahil ederek yaşam alanları oluşturalım. Kentin o tarafa doğru olan büyümesini planlı bir şekilde sağlayalım. Ben yıllardan beri bunu söylüyorum. Ama ben söyleyip, ben dinliyorum” dedi.
BU CENNET VADİYE KALKIP DA SANAYİ KURMAK BANA ÇOK YANLIŞ GELİYOR
Filyos Vadisi projesi hakkında görüşlerini açıklamaya devam eden Kantarcı, “Gündemde olan virüs doğa insan ilişkisini ne kadar yanlış kurguladığımız resmen yüzümüze çarptı. Bizim bu canım topraklarda, bölgenin tek akarsuyu olan bir nehrin iki yakası ve deltasında ağır sanayi planlamamamız lazım. İnsanımıza beceri ve nitelik kazandırıp, kendi kendine yetecek nitelikli işler yapmasını sağlamalıyız. Bu tarım olabilir, turizm olabilir, hayvancılık olabilir. Seçenek de çok. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, bir kazığı çaksan, bir sonraki bahara yaprak açıyor. Türkiye’nin Rize’den sonra en çok yağış alan bölgesiyiz. İklimimiz güzel, suyumuz var. Konum olarak da çok güzel noktadayız. Ankara’ya, İstanbul’a çok yakınız. Burada her şey yapabiliriz. Osmanlı zamanında bile İstanbul’un sebzesi meyvesi takalarla Bartın’dan gidermiş. Havaalanı dahil her türlü ulaşım olanağına sahibiz. Bizim bir mucizeye ihtiyacımız yok. Burnumuzun dibindeki Çatalağzı’nda hepimizi zehirleyen bir termik santral bloğu varken kuş çeşitliliğinin, endemik türlerin bol olduğu ve bir ekolojik koridor olarak mutlaka koruması gereken bu cennet vadiye kalkıp da sanayi kurmak bana çok yanlış geliyor. Bu konudaki ısrarı anlamıyorum. Salgından sonra halkımızı bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyorum” şeklindeki ifadelerle sürdürdü.
VALİ ERDOĞAN BEKTAŞ SAMİMİ OLARAK HİZMET ETMEK İSTİYOR
Vali Erdoğan Bektaş’la ilgili bir soruya da yanıt veren Kantarcı, “Sayın Valimiz Erdoğan Bektaş içinde bulunduğumuz koşulların zorluğuna rağmen son derece sıcak, son derece çalışkan ve son derece kolay iletişim kurulabilen bir vali. Kendisiyle son derece rahat şekilde konuşabiliyoruz. İçinde bulunduğumuz siyasal koşullar nedeniyle bazı konulara istese de çözüm bulamıyor. Sayın Erdoğan Bektaş’ın Zonguldak’a hizmet etmek için çok büyük bir çaba içinde olduğunu görüyorum. Mümkün mertebe ayrım yapmadan her kesime, he yere hizmet etmeye çalışıyor” dedi.
HAVAALANININ İNŞAATINI ZAMANINDA DÜZGÜN YAPMASAYDIK, BUGÜN BU UÇAKLAR DA İNEMEZDİ
Havaalanı ile ilgili görüşlerini de açıklayan Kantarcı, bu konuda, “Geldiğinden beri havaalanı meselesini çözmek için büyük gayret içinde olan Sayın Valimizin daha önce görev yaptığı illerde havaalanı ile uğraşmış olması çok büyük avantaj. Müteahhidi olarak havaalanını a’dan z’ye bir bilen bir insan olarak söylüyorum, biz bu alanı kıytırık ödeneklerle yaptık. Çok büyük zorlamalarla bu hale getirdik. İnşaatı bölge insanı olarak biz yapmasaydık, yaşanan sel felaketi ve depremlerden sonra burada havaalanı falan kalmazdı. Bugün genişliği müsait olmadığı halde büyük uçaklar inebiliyorsa, bizim piste döktüğümüz beton mukavemetinin gerekenden 3 kat fazla olması nedeniyledir. Doğal mania başından beri belliydi, ama buraya böyle büyük uçakların inebileceği düşünülmemişti. Zonguldak havaalanının kargo uçakları dahil tüm büyüklükteki uçakların her türlü hava koşulunda inip kalkabileceği bir havaalanı olması lazım. Bunun için Velioğlu tarafından bir arazinin kamulaştırılması gerekiyor. Rize’ye deniz doldurularak havaalanı yapılıyor ama Zonguldak için o araziyi kamulaştıracak para bulunmuyor. Bunu da halkımızın sorgulaması lazım” ifadelerini kullandı.
FİLYOS LİMANINA NE GELİP NE GİDECEĞİNİ BİLEN VAR MI
Filyos Vadisi planlamasının da şeffaf bir şekilde yürümediğini söyleyen Kantarcı, “Bakın buraya Türkiye’nin en büyük 3. limanı yapılıyor. 29 Ekim’de açılış yapılacak. Ama ben merak ediyorum, ‘Bu limana ne gelecek, ne gidecek?’ Ben bilmediğim gibi ne gidip geleceğini bir başka insan da göremedim. Buraya yapılacak termik santraller için gelecek yüksek miktarlardaki ithal kömürlerin doldurulup boşaltılacağı bir liman olmasından korkuyoruz. Ülkenin yönetiminde öteden beri şeffaflık sorunu var. Ankara’nın mutfağında ne piştiğini biz ancak masaya servis edildiğinde öğrenebiliyoruz. Filyos Vadisi Projesi’nde ne olduğunu henüz bilemiyoruz. Son zamanlarda çelik kümelenmesi diye bir şeyden söz ediliyor. Bir holdinge verildiğini fuarın açılışında sanayi bakanı söyleyince öğrendik. Burası ihalesiz birilerine verildi. Nasıl verildi, niye ve ne karşılığında verildi, onu da bilmiyoruz. Bakan geldi, ‘Biz burayı bir holdinge verdik, üzerinde konuşmayın’, dedi ve gitti” dedi.