Çaycumalılar Buluşuyor etkinliklerini pandemi nedeniyle iki yıldır yapamamıştık. Temasını “Spor ve Barış Kenti Çaycuma” olarak belirlediğimiz buluşmayı, 6-8 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirdik. Hazırlık çalışmalarından son anına kadar tam bir kent imecesi şeklinde hayata geçirdiğimiz buluşmaya Çaycuma’nın her kesimi destek verdi. Son derece değerli isimlerinden oluşan Düzenleme Kurulu özenle hazırladığı programı, ilmik ilmik örerek hayata geçirdi. Sporun neredeyse her dalında düzenlediğimiz yarışmalar, gösteriler sonrasında “Herkes Şampiyon” sloganıyla katılan tüm sporculara anı madalyası verildi. Etkinlikler bir kez daha gösterdi ki, gerçek bir spor ve barış kenti olan Çaycuma’da, her yaştan vatandaş dilediği her dalda spor yapma olanağına sahip. Kortej yürüyüşümüz çok renkliliği ve coşkusuyla olağanüstü güzellikler sundu. Buluşmadaki etkinliklere kentin en üst düzey yöneticilerinin, farklı siyasi partilere mensup milletvekillerinin, il protokolünden değerli isimlerin yoğun ilgi göstermesi bizleri çok mutlu etti. Açılış konserinde Devlet Opera ve Balesi sanatçılarının müzikal değeri son derece yüksek bir repertuvarla sahneye çıkması, ilçemizin kültürel gelişimine çok değerli bir katkıydı. Olumsuz hava koşullarına karşın bisiklet, uçurtma ve hıdrellez şenliklerine gösterilen ilgi, Çaycuma’nın, sosyal, kültürel alanda kat ettiği mesafeyi gösterdi. Üç gün boyunca Çaycuma’da bayram havası yaşatan buluşma, hepimize Çaycumalı olmanın onuru ve sevincini yaşatırken, kentlilik duygumuzu ve bilincimizi de geliştirdi. Sonuçlardan çok mutluyum. Ülkedeki iklim malum, her yerde, herkes birbiriyle kavga ederken Çaycuma’da sağcısı solcusu, iktidarı muhalifi, kamu kurumu sivil toplumu kol kola yürüyor. Herkes Çaycuma ortak paydasında birleşip, birlikte, “Çaycuma için neler yapabiliriz” sorusuna yanıt arıyor. Bir belediye başkanı için bundan daha mutlu, daha keyifli daha onurlu bir şey olabilir mi? Bu kenti, bu kentin insanlarını sevmemek, onlarla gurur duymamak mümkün mü? Ben bize bu güzellikleri yaşatan tüm Çaycumalılara can-ı gönülden teşekkür
ediyorum. Destek suna herkese şükranlarımı sunuyorum.

Çaycumalıların tesise ilgisi tatmin edici boyutta mı? 30 bin nüfuslu bir kentte bu çaptaki bir tesisin sürdürülebilirliği var mı?

Evet, hemşerilerimize yeni yıl hediyesi olarak Atatürk Sor Merkezi’ni hizmete sunduk. Çok şükür ki, vatandaşlarımız, burada da bizi yalnız bırakmadı. Gerçekten toplumun her kesiminden muhteşem bir ilgi var. Yüzlerce insan abone olarak yüzme havuzunu kullanırken, 200 kadar çocuğumuz havuzda yüzme eğitimi alıyor. Takip etmişsinizdir, burada eğitim alan çocuklarımızdan bazıları girdikleri yarışmalarda ödüller kazandılar. Spor merkezi daha şimdiden sporcu yetiştirmeye başladı yani. “Spor kenti Çaycuma” markasına çok yakışan ve her yönüyle kente değer katan bir eser olan Atatürk Spor Merkezi’nin projesini ulusal düzeydeki bir yarışma ile belirledik. Bırakın bizim ölçeğimizdeki ilçeleri, birçok ilde bile olmayan muhteşem bir eser olarak gerek mimari yapısı, gerek çoklu fonksiyonu ile herkese hitap ediyor. İçinde yüzme havuzunun yanı sıra fitness, sauna salonları, Osmanlı hamamı, masaj, tuz ve buhar odaları, tırmanma duvarı, yürüyüş parkuru gibi birçok aktivite alanı olan yapının üzerinde gezilebiliyor. Spor merkezinin hemen önünde de Çaycuma’nın en büyük meydanını inşa ediyoruz. Kısa süre sonra düzenlemelerini tamamlayacağımız meydan Çaycuma’nın yeni buluşma alanı olacak. Orada kuracağımız sahne ile her türlü etkinliğin binlerce insanın katılımıyla yapılacağı bir kültür odağı da olacak meydan, kent estetiğini de çok şey katacak. Spor merkezinin eğimli çatısı tribün gibi kullanılacak. Tesisin sürdürülebilirliğine gelince, bu konuda hiçbir endişem yok. Çevre ilçelerden bile gelip yararlananlar da var. Dolayısıyla Atatürk Spor Merkezi yalnızca 30 bin nüfuslu Çaycuma’ya değil, 250 bin nüfuslu bir bölgeye hitap edecek.

Çok şükür ki halkımıza vaat ettiğimiz ne varsa hepsini eksiksiz olarak hayata geçirdik. Bunca yatırımı yapar, kenti baştan sona kazıp yeniden yaparken belediyemizin mali yapısını da düzelttik. Neredeyse uçan kuşa borçlu devraldığımız belediyenin uzun vadeli krediler dışında hiçbir yere borcu kalmadı. İftiharla söylüyorum, Çaycuma Belediyesi bugün ülkenin mali yapısı en düzgün kurumlarından biridir. Hayata geçirmeyi çok istediğim projeyi her yerde söylüyorum. Bu da deneme bilim merkezi. Onu yapmadan ölürsem gözlerim açık gider. Bilim merkezinin her şeyi hazır. Onun da projesini ulusal düzeyde bir yarışma ile belirledik. Hatta Türkiye’de ilk defa bir bilim merkezinin projesini yarışmayla elde etme onuru Çaycuma Belediyesine ait. Bilim merkezinin kaba inşaatını, betonunu yapmak mesele değil ama ben sahiplenecek birilerini arıyorum. Böyle bir kişi ya da kurum olmazsa bir dönem sonra sürdürülebilirliği tehlikeye girer çünkü. Ülkemizin aydınlık yarınları için her yaştan insanın bilimle tanışması, doğayla, evrenle, temel bilimlerle ilgili basit gerçekleri deneyerek öğrenmesi inanın onların hayatında çığır açacak. İnsanların bilime yatkın olması, aklını da en iyi ve doğru şekilde kullanmasını sağlıyor. Küçücük çocukların bilimle donanmış olarak hayata hazırladıklarını bir düşünün. Bunu düşünmek bile insan heyecan veriyor. Bu merkezi de hayata geçirebilirsem, Çaycuma, tüm isimlerinin yanına “Bilim Kenti Çaycuma” sanını da eklemiş olacaktır ki, bu da muhteşem bir kazanım olacak bence.

Yol yapımlarında, sokak ve caddelerde halktan aldığınız katkı payları çok konuşuldu, tartışıldı hatta mahkemelere taşındı. Bu kararınızdan ve uygulamalarınızdan pişmanlık duydunuz mu? Bu konuyu merak ediyorum.

Bence yanılıyorsunuz. Bazı çevreler kasıtlı olarak bu olayı kaşımak istedi ama hemşerilerimiz engin sağduyusu ile provokasyona gelmedi. Sayılar da bunu kanıtlıyor zaten. Biz bir tür vergi niteliğinde olan uygulama çerçevesinde 3516 vatandaşımıza tahakkuk çıkardık. Bunlardan 2487’si, ödemelerini yaptı. Dava konusu yapan vatandaşlarımızın sayısı ise yalnızca 12 kişi ya da kurumla sınırlı kaldı. Bir kişinin dava açması bile önemli ama uygulamaya itiraz eden mükellef oranının sadece binde üç olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. Bu vergi gelirden değil servetten alındığı için son derece adil bir vergi, yasal dayanakları var. Göreve geldiğimizde başta doğal gaz kazıları olmak üzere neredeyse kentin bütün cadde ve sokaklarını kazdık. Ve her sokağı da tüm altyapısı tamamlanmış şekilde, yeni bir tasarımla yeniden inşa ettik. Bisiklet yolları başta olmak üzere çağdaş tüm uygulamalarla donattığımız cadde ve sokaklar, kentin yaşam kalitesine de, estetiğine çok şey kattı. İstedik ki buradaki harcamaların bir bölümüne -ki bu emlak değerinin yüzde ikisini geçmeyecek bir oran-, hizmetten yararlanan vatandaşlarımızı da ortak edelim. Bir havuz oluşsun. havuzda biriken kaynakla diğer cadde ve sokakları da yaparak Çaycuma’nın her yerini aynı standarda kavuşturalım. Konuyu Belediye Meclisi’ne getirdik. Orada oy birliğiyle karar alarak yol harcamalarına payını uygulamaya koyduk. İki elin parmağı kadar insan davacı oldu. Mahkeme, uygulamanın kanuni olduğunu kabul ederken, ne yazık ki, “Kimi hesaplamalar hatalı yapılmış”, “Bazı konutların aldığı cephe oradan değil de buradan belirlenmiş” gibi bizce çok haksız gerekçelerle uygulamayı iptal etti. Bunun üzerine biz de mahkeme kararlarına uygun olarak yeni karar alarak uygulamaya koyduk. Vatandaşlarımız son derece müsterih, çünkü belediyemizin kasasına giren her kuruşun büyük bir titizlikle harcanacağını iyi biliyor. Onun için de çok büyük çoğunluk, ödemelerini gönül rahatlığıyla yaptı. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Sağduyusuna çok güvendiğim Çaycumalıların bu konuda da gösterdiği basiretin her türlü takdirin üstünde olduğunu düşünüyorum.

Türkiye her zaman sürprizlere gebe bir ülke. Ekonomi gibi siyasette de istikrar yok. Her an seçim olacak gibi bir atmosfer, tarihin döneminde ülkeye egemen oluyor. En iyi zamanlarda, her şey güllük gülistanlık gibiyken bile erken seçim gündeme geliyor. Yani ülke olarak her an seçim sathı mailindeyiz zaten. Ben “Belediye başkanı kim olacak”, “Milletvekilli olarak Ankara’da Zonguldak’ı kim temsil edecek” gibi konularla inanın hiç ilgilenmiyorum. Bunlar tali meseleler çünkü. Ülke gerçekten zor durumda. Görülmemiş bir ekonomik kriz yaşanıyor. Toplumun her kesimi, hatta bu politikalara koşulsuz destek verenler bile yarın endişesi yaşıyor. Bu sorunları nasıl aşacağımızın cevabını bulmak benim için çok daha önemli. Bakın burnumuzun dibinde bir şeyler oluyor. Bölgemiz bir halden başka bir hale evriliyor. Filyos Projesi denen şey TPAO’nun yatırımıyla gübre fabrikasından ibaret bir proje haline geldi mesela. Karadeniz’de doğal gazın bulunması projedeki kurguyu etkiledi, bu tamam. TPAO’nun yatırımlarına diyecek bir şeyimiz yok da, gübre fabrikası ne kadar doğru? Kentin tam ortalık yerine hurda demir ergitme fabrikası kurulması çabalarına nasıl bir yanıt vereceğiz? Bir dünya cenneti olan Filyos Vadisi’nin ekolojisini nasıl koruyacağız? Ben kimin ne olacağından daha çok “Bu sorunlar ne olacak, nasıl çözeceğiz, kentimizi yarınlara nasıl hazırlayacağız, kent için nasıl bir vizyon oluşturacağız” sorularıyla daha çok ilgiliyim.