Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, TMMOB Mimarlar Odası Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, “Ülkedeki siyasi yapı ve buna dayalı olarak ekonomik politikalar değişmediği sürece şehirlerin, dolayısıyla mimarlık camiasının kimlik ve nitelik sorunlarını çözmesi zor görünüyor” dedi.
Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesinin 45. genel kuruluna katılarak bir konuşma yaptı. Ankara’da DSİ Genel Müdürlüğü Konferans Salonunda yapılan genel kuruldaki konuşmasına böyle bir ortamda mimarlarla bir arada olmaktan, kürsüden seslenmekten büyük bir onur duyduğunu bildiren Kantarcı, Bir inşaat mühendisiyim. Birçok projeye imza attım. İş hayatımın tamamı doğal olarak mimarlarla iç içe geçti. Mimarlar hep çözüm ortağım, tartışma arkadaşım oldu. Her zaman işbirliği içinde olduğum siz değerli çalışma arkadaşlarımın çağrısına bir kardeş evine gider gibi koşarak geldim. İyi ki geldim” dedi.
SON DERECE KÖTÜ KENTLERE SAHİBİZ
Şehirleşme problemlerine de değinen Kantarcı, “Şehirleşme açısından kötü yıllar yaşadığımız bir gerçek. Son derece kötü kentlere sahibiz ve hemen hemen tüm kentlerde kentsel doku büyük bir hızla bozuluyor. Bugün ülke nüfusunun %90’nından fazlası il ve ilçe merkezlerinde yaşıyor. Bu sayı her geçen gün daha da artıyor. Yanlış ekonomik politikalar nedeniyle köyler boşaldı, tarım bitme noktasına geldi. İnsanlar akın akın kentlere göç etti. Doğal olarak her açıdan zaten eksikli olan kentler, bir de bu aşırı yükü kaldıramaz hale geldi. Tümden boşalan Anadolu’da, kır yaşamının belli oranda sürdüğü yeledeyse geleneksel yaşam biçimleri yok olurken, köyler dahil tüm yerleşim birimleri, hiçbir zevki, kimliği ve üslubu olmayan birörnek yapılarla doldu. Her yeri saran apartman peyzajı tüm kentlerin kimliğini yok etti. Diğer yandan ülke ekonomisi inşaat üzerine kuruldu, sektör, bugün ülke ekonomisinin en önemli istihdam kaynağı olarak görünürken, şehirlere akın eden mesleksiz kitle de niteliksiz iş gücü olarak kullanıyor. Bu durum hem kentlerin, hem de kentsel yapı kalitesinin aşağılara düşmesine neden oluyor. Tüm bunları şunun için söylüyorum, ülkedeki siyasi yapı ve buna dayalı olarak ekonomik politikalar değişmediği sürece şehirlerin, dolayısıyla mimarlık camiasının kimlik ve nitelik sorunlarını çözmesi zor görünüyor” diyerek konuşmasını sürdürdü.
ÇÖLDE VAHA YEŞERTMEYE ÇALIŞIYORUZ
Çaycuma’da çölde bir vaha yeşertmeye çalıştıklarını söyleyen Kantarcı, “Çağdaş şehirciliğin tüm gereklerini kendi ölçeğimizde yaşama geçirmeye çalışarak, farklı bir kentin mümkün olduğu inadını diri tutmaya çalışıyoruz. Kentsel yaşamı kabusa çeviren araçların istilasının önüne geçmek için bisikleti ulaşım stratejimizin bir parçası haline dönüştürdük. Ana arterlerden başlayıp en arka sokaklara kadar, mümkün olan her yere, tüm standartlara sahip bisiklet yolları yaptık. Birçok kampanya ve etkinlikle bisiklet kullanımını özendirerek ilçemizin karbon ayak izini en aza düşürmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız bisiklet yolu uzunluğunun 16 bin metreye ulaştığını övünerek söylemek istiyorum. Estetik meydan düzenlemeleri ve kendi geliştirdiği akıllı kavşak modeliyle trafik ışıklarını kaldırdık. Işıkta bekleme süresini ortadan kaldırarak daha akıcı bir trafiğin oluşmasını sağladık. Çaycuma’yı çağdaş şehirciliğin en temel araçlarından biri olan yayalaştırılmış alanlarla tanıştırdık. Şu ana kadar Çaycuma ölçeğinde oldukça büyük bir hacim sayılabilecek 15 bin metrekare alanı yayalaştırdık. Eskiden trafik terörü nedeniyle bir stres mekanı olan caddelerde, şimdi çocuklar koşuşuyor” dedi.
BİR KARIŞ YEŞİL ALANI İMARA AÇMADIK
“Yine gururla söylemek isterim” diyerek sözlerini sürdüren Kantarcı, “Göreve geldiğimiz andan itibaren bir karış yeşil alanı imara açmadığımız gibi, yaptığımız imar planı revizyonunda yeşil alanların oranını kat kat artırdık. Dahası Çaycuma’yı sözcüğün tam anlamıyla bir engelsiz kent yaptık. Yaptığımız hiçbir yükseltisi olmayan; araç, yaya ve bisiklet yollarını tek düzlemde birleştiren yol tasarımıyla, engelli vatandaşlarımızın önündeki tüm engelleri ortadan kaldırdık. Bugün Çaycuma’da hareket edebilir durumdaki her engelli, hiç kimsenin yardımı olmadan her yere ulaşabiliyor. Daima kentin yarınlarını düşünerek hareket ettik. Biliyorsunuz son olarak Otopark Yönetmeliği değiştirilerek her daireye bir otopark zorunluluğu getirildi. Göreve geldiğimizde Belediye Meclisinde yürürlükteki üç daireye bir otopark kuralı yerine, her daireye bir otopark zorunluluğu getirmesini tartışmıştık. Meclisimiz bir ara çözüm olarak iki daireye bir otoparkı kabul etmiş ve uygulamamız bu doğrultuda olmuştu. Bizim o zamanlarda yaptığımız öngörü 4 yıl sonra uygulamaya girdi. Şimdi yeni bir uygulamaya daha başlıyoruz. İleriye doğru kentin ana sosyal arterlerinden biri olarak kurguladığımız Yalı Caddesinde, yapı cephelerinde uyumu sağlamak için kurallar getiriyoruz. Çaycuma’da bir ilk olan bu uygulama ile plan notlarına yapıların ön cephelerinde dil bütünlüğünü sağlayacak hükümler getiriyoruz” dedi.
ÇAYCUMA SIFIR ATIKLI BİR KENT OLACAK
Kantarcı konuşmasının son bölümünde, “Değinmeden geçemeyeceğim bir diğer husus da atık yönetiminde yaptığımız çalışmalardır. Evsel sıvı atıkları faaliyete geçirdiğimiz tesiste arıtırken, tüm ambalaj atıklarını kaynağında topluyoruz. Evsel katı atıklarsa, ilin tüm atıklarının toplandığı merkeze, hiç geciktirilmeden gönderiliyor. Kimi küçük dokunuşları da yaptıktan sonra Çaycuma sıfır atıklı bir kent haline gelecektir. Sabrınızı zorladım, sözü fazla uzattım biliyorum. Bir gönül borcumu ödeyerek sözlerimi tamamlıyorum. Tüm bu çalışmalarımızda, genel olarak mimarlık camiası, özel olarak da Mimarlar Odası Ankara Şubesinin hep desteğini gördük, onlarla dayanışma içinde olduk. Bu kapsamda iki önemli tesisimizin mimari tasarımını ulusal düzeyde gerçekleştirdiğimiz bir proje yarışmasıyla belirledik. Çaycuma’ya değer katan bu çalışmalara omuz veren tüm dostlarıma teşekkür ediyor, genel kurulunuzun hayırlı olması dileğiyle hepinize sevgilerimi sunuyorum” diyerek tamamladı.