Çaycuma’daki konferansta konuşan İktisat Profesörü Muharrem Afşar, “2002 ile 2023 yılları arasında, biz ekonomimizi yüzde 45 büyütürken, emsal ülkelerin büyüme oranı 108,3 olmuş. Bu rakamlar ekonomimizi gereği kadar büyütemediğimizi anlatıyor” dedi.
Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muharrem Afşar, Belediyemizin konuğu olarak, “Türkiye Ekonomisi: Genel Görünümü ve Beklentileri” konulu bir konferans verdi. Belediyemizin Çarşamba salonunda yapılan konferansa Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı, önceki dönem milletvekillerinden Ali İhsan Köktürk, CHP İlçe Başkanı Fahri Diler, Çaycuma Kent Konseyi Başkanı Tuğrul Dereli, Ziraat Odası Başkanı Rıza Çapkın, Türkiye Emekliler Derneği Çaycuma Şube Başkanı Nizamettin Eyidoğan, ADD Şube Başkanı Bayram Cura’nın yanı sıra, bazı belediye meclis üyeleri, Belediyemizin daire amirleri, ilgili bir vatandaş topluluğu katıldı.
EKONOMİ İHTİYAÇLARIN GİDERİLMESİ SIRASINDA YAPILAN TERCİHLER SİSTEMİDİR
Konferansa ekonominin tanımını yaparak başlayan Prof. Afşar, “Ekonomi sadece ilgi duyanların değil, herkesin belirli düzeyde bilmesi gereken bir disiplindir. Sabah yüzümüzü yıkamak için açtığımız musluktan akan su bir ekonomik faaliyet sonucunda akmaktadır. Kahvaltıda tükettiğimiz besinler, bir ekonomik faaliyet sonucu masaya gelmiştir. Ekonomi ayrıca ihtiyaçların giderilmesi sırasında yapılan tercihler sistemidir. Her birimiz, neyi tüketeceğimize karar verirken tercihlerimizi büyük ölçüde ekonomik gerekçelerle yaparız. Ekonomi, hane halkı yani tüketiciler, işletmeler, devlet ve dış alem arasında oynanan 4 aktörlü oyundur. Devletin görevi hakem olup, ihtiyaçlara göre gerekli düzenlemeleri yapmaktır.” dedi.
TÜRKİYE DÜNYA EKONOMİSİNİN YÜZDE 1’NE SAHİP
Yaptığı tanımların ardından, Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini anlatmak için perdeye bir görsel yansıtan Prof. Dr. Afşar, “Bir internet sitesi, IMF kaynaklarına dayalı olarak, bir dünya ekonomisi grafiği yayınladı. Dünya ekonomisi, 2023 sonu itibariyle, 105 trilyon dolar mertebesinde. Bunun yaklaşık yarısı, 26.9 trilyon doları Amerika Birleşik Devletleri’ne, 19,4 Çin Halk Cumhuriyeti’ne ait. Türkiye’nin milli geliri ise 1 trilyon dolar kadar. Yani Türkiye ekonomisi, 1 trilyon ABD doları ile dünya ekonomisi içinde ancak yüzde biri kadar bir paya sahip. Bunu yerimizi tespit etmek amacıyla söylüyorum. Mesela Japonya’nın milli geliri 4,4 trilyon dolar. Fransa’nın, 2,9 trilyon dolar. Mesela 15-20 yıl önce bizden çok gerilerde olan Kore’nin milli geliri 1,7 trilyon dolara çıkmış durumda. Geçmişte bizim 0,6 trilyon dolar olan gelirimizi 1 trilyon dolara büyütmüşüz ama birileri bizden daha fazla büyümüş.” dedi.
TÜRKİYE’NİN KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİRİ AZALIRKEN, EMSAL ÜLKELERİN ARTTI
Türkiye ekonomisini, 2002 ve 2023 yıları arasında dünya ekonomik rakamlarıyla kıyaslayan Prof. Dr. Afşar, “Türkiye’nin dünya ekonomisinden aldığı pay, 2002 yılında 0,69 iken, bu rakam 2023’te 1’e çıkmış. Artış yüzde 45 mertebelerinde olmuş. Bizim gibi gelişmekte olan gibi ülkeler, aynı yıllar içinde dünya ekonomisinde %20,4 olan paylarını, 42,5’e çıkarmış. Biz ekonomimizi yüzde 45 büyütürken onların büyüme oranı 108,3 olmuş. Bu rakamlar ekonomimizi gereği kadar büyütemediğimizi anlatıyor. Aynı ülkelerle 1980’li yıllardan beni neredeyse eşit oranda gelişen kişi başına düşen milli gelirdeyse, 2016 yılından itibaren farklar oluşmaya başladı. Türkiye’nin kişi başına düşen milli geliri azalırken, emsal ülkelerin arttı. Aradaki makas kocaman hale geldi.” dedi.
TÜRKİYE ORTA GELİR GRUBUNDA KALDI
Dünya Bankası kriterleri ve verilerine göre değerlendirmelerde de bulunan Prof. Dr. Afşar, “2000’den 2021’e Macaristan, Estonya, Slovakya, Çekya ve Şili gibi 16 ülke orta gelir grubundan, yüksek gelir grubuna geçti. Türkiye orta gelir grubunda kaldı. 2023 hedeflerinin açıklandığı 2010 yılından 2021 yılına Romanya, Uruguay, Panama, Şili ve Aruba gibi ülkeler orta gelirli ülkeler grubundan, yüksek gelirli ülkeler grubuna yükseldi. Türkiye yerinde saydı. Güney Kore, Estonya, Slovenya, Malta gibi bir dizi ülke kişi başına düşen gelirini 25 bin dolara çıkardı. Ama Türkiye açısından değişen bir şey yok. hangi göstergeyle bakarsanız bakın Türkiye yerinde sayıyor.” diyerek sürdürdü.
G7 ÜLKELERİ ORTALAMASININ 7 KATI GIDA ENFLASYONU İLE YAŞIYORUZ
Türkiye’nin enflasyon problemine de değinen Prof. Dr. Afşar, ülkenin 100 yıllık enflasyon grafiğini perdeye yansıtarak, “Enflasyon kronik sorunumuz. ‘Dünyada da enflasyon var’ deniyor. G20 üyelerinin en güncel verilerine bakıldığında, yıllık enflasyonun, 7 ülkede, 2021 düzeyinin altına indiği, 13 ülkede ise 2021 düzeyinin üzerinde olduğu görülüyor. Arjantin ve Türkiye hem enflasyonun mevcut düzeyi, hem de son 2 yıldaki artışı açısından diğer G20 ülkelerinden belirgin şekilde ayrışıyor. Dünyada gıda fiyatları yüzde 11,8 oranında azalırken, Türkiye’de, 73,6 arttı. 38 OECD ülkesinde yapılan enflasyon ölçümlerine göre, Türkiye, yıllık gıda enflasyonunda açık ara birinci sırada bulunuyor. AB ülkeleri ortalamasının 4, OECD ülkeleri ortalamasının 5, G7 ülkeleri ortalamasının 7 katı gıda enflasyonu ile yaşıyoruz. Bu kabul edilebilir bir durum değil.” dedi.
SERMAYE KÂRINA KÂR EKLERKEN, EMEKÇİLER DAHA DA YOKSULLAŞTI
Prof. Dr. Afşar konuşmasının son bölümünde, “Yüksek enflasyon dönemlerinde fiyatlar sürekli yükselir, ürünlerin kalitesi düşmeye başlar, ikame ürünler artar, gramajlar asılır, garanti ve servis hizmetleri kısıtlanır, gıda ürünlerinde yapay katkılar artar, kozmetik ürünlerinde su oranı artar, hırsızlıklar çoğalır, hırsızla bunu hak olarak görmeye başlar. Yaşadığımız tam da budur. Enflasyon gelir dağılımındaki adaleti de bozar. Türkiye ekonomisinde 2019 sonrası dönemde, milli gelirin bölüşüm dinamiği çok bozuldu. Sermayenin kârına kâr eklediği bu dönemde, emekçiler daha da yoksullaştı. Bu modelin adına değerli Hocalarım ‘timsah kapitalizmi’ diyor. 1998-2022 arası dönemde, milli gelirden emek ve sermayenin aldığı payların gelişimine baktığımızda, 2019 sonrası dönemde, sermaye kesintisiz olarak milli gelirden daha fazla pay alırken, emeğin payı sürekli düşmektedir. Emeğin payındaki düşüşler pandemiye ve son dönem yapılan ücret ve maaş zamlarına rağmen gerçekleşmektedir. Türkiye’de en yüksek gelire sahip %20’lik kesimin toplam gelirden payı %49,8’e yükseldi. %20’lik dilimlere ayrılan kesimlerden diğer dört grubun ise gelirlerinde düşüş görüldü. Bu paylaşım yıldan yıla bozuluyor ve en varlıklı kesim giderek daha fazla zenginleşiyor.” dedi.
BAŞKAN KANTARCI TEŞEKKÜR EDEREK GÜNÜN ANISINA PLAKET SUNDU
Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı, Prof. Dr. Muharrem Afşar’ın salondan gelen sorulara yanıt verdiği konferansın sonunda, kendisine, teşekkür ederek günün anısına bir plaket ve Belediyemiz tarafından yayımlanan “Osmanlı ve Cumhuriyet Arşivlerinde Çaycuma” adlı kitabı armağan etti. Etkinlik toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.