Feyzioğlu ve Batum Çaycuma’da

Feyzioğlu ve Batum Çaycuma’da

Yayınlanma Tarihi: 28.02.2017 - Salı | Görüntülenme Sayısı: 88 görüntüledi

Zonguldak programı öncesinde Çaycuma Belediyesinin verdiği kahvaltıda konuşan TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ile Prof. Dr. Süheyl Batum, getirilmek istenenin sultanlık rejimi olduğunu savundu

 

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ile Anayasa Hukuku Profesörü Süheyl Batum Zonguldak’ta katılacakları söyleşi öncesinde Çaycuma’ya gelerek vatandaşlarla kahvaltı yaptı. Çaycuma Belediyesinin ev sahipliği yaptığı kahvaltıya Perşembe Belediye Başkanı İsmail İnam, Karapınar Belediye Başkanı Ahmet Aydın, Zonguldak Barosu Başkanı Kerem Ertem, Eski Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Ziraat Odası Başkanı Rıza Çapkın, CHP İlçe Başkanı Tuncay Akyol, ÇGD Şube Başkanı Ali Ayaroğlu, Çaycuma Kent Konseyi Başkanı Berna Çimsalan Özyurt, ADD Şube Başkanları Mustafa Özcan ve Kıvılcım Kalyoncu, Eğitim-İş Şube Başkanları Metin Kahveci ve Olcay Özyurt, Eğitim-Sen şube yöneticileri İsmet Akyol ve Gökhan Taner Günsan, Türkiye Emekliler Derneği Şube Başkanı Nizamettin Eyidoğan, belediye meclis üyeleri,  çok sayıda avukat ve vatandaşlar katıldı.

 

KARANLIK BİR DEHLİZDEN GEÇİYORUZ

 

Kahvaltının ardından bir selamlama konuşması yapan Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, “Bugün Çaycuma için yine özel bir gün. Baharın başlangıcında ülkemizi aydınlatan iki hukuk insanını Çaycuma’da misafir etmek, bizler için onurdur. İçinde bulunduğumuz mekân bizler için çok anlamlı. Köy görünümlü bir kasabayken, SEKA Kağıt Fabrikası’nın kurulmasıyla kent kimliğine doğru adım atan ilçemizde, hala bacası tüten fabrikamızın tarihi mekanında toplanmayı önemsiyorum. Metruk halde bulduğumuz bu binayı, yeniden, Çaycuma’ya kazandırdık. 50 yılı aşkın bir süredir ilçemize hizmet bu bina, aynı işlevlerle hizmetini sürdürüyor. İçinden geçtiğimiz günlerin nasıl bir karanlık dehliz olduğunu buradaki herkes biliyor. Ancak bunun herkese anlatılması gerekiyor. Bu bir siyaset, parti meselesi değil, Türkiye’nin modern ve aydınlık dünyaya mı ait olacağı, yoksa Ortadoğu bataklığı içinde çırpınmaya devam mı edeceğinin yol ayrımı” dedi.

 

MİLET BU YETKİLERİ ATATÜRK’E VERMEDİ

 

Daha sonra “Kürsüsü elinden alınmış tüm hocaların adına” kürsüye davet edilen Profesör Doktor Süheyl Batum, “Sayın Baro Başkanım ‘Televizyonda mebzul miktarda Cumhurbaşkanı danışmanı var. Hepsi anayasayı anlatıyor. Biz de gel, milletin danışmanı olarak Anadolu’yu dolaşalım’ dedi. Ben de şerefle kabul ettim ve dolaşmaya başladık.  Şu anda net olarak söylemek isterim ki, Türk milleti, tek adam rejimi yaratacak bu anayasa değişikliğine kesinlikle izin vermeyecek. Bu bir parti seçimi değil. O seçimlerde, insanlar istedikleri partiye oy verebilirler.  ‘Yol yaptı’ der, ‘uzun boylu’ der, ‘seviyorum’ der, oyunu verir. Ama iş bütün yetkiyi tek adama vermeye geldiğinde, bu millet, Atatürk’ vermediği yetkiyi bunlara da vermez. 1924 anayasasıyla aynı yetkiler Atatürk’e de verilmek istendi. Birileri hazırlayıp meclisin önüne koydu. Ancak meclis ‘hayır’ dedi. Hatta Mahmut Esat Bozkurt, ‘Biz cumhurbaşkanımızı çok seviyoruz. Onun bir sözüyle İsviçre’de okulumuzu bıraktık, geldik, milli mücadeleye katıldık. Ama bu yetkileri veremeyiz’ şeklinde çok ünlü bir konuşma yaptı” dedi.

 

SİSTEME PRANGA VURAN BİNALİ YILDIRIM MI?

 

Bu sözler üzerine, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Hocam, bir dakika, anlamadım”  diyerek kürsüye geldi. Sorularıyla söyleşinin sonraki bölümünün stand-up havasında geçmesini sağlayan Feyzioğlu’nun ilk sorusu, “Atatürk’ün kurduğu meclis, bu yetkileri, Atatürk’e vermedi mi yani?” oldu. Soru üzerine sözlerine devam eden Prof. Dr. Batum, “Cumhurbaşkanının meclisi fesih yetkisi ile yasaları veto yetkisinin anayasaya konması, Atatürk’ün atadığı söylenen meclis tarafından reddedildi. Önergeyi verenler, Atatürk’e Bozkurt’u şikâyete gitti. Atatürk ‘Çocuklar beni ikna etti. Bu yetkiler bir demokratik rejimde, egemenliği temsil eden meclis tarafından, bir kişiye verilemez” dedi. Batum sözlerine, “Biz prangaları atacağız’ derken, diğer yandan da ‘meclis aynı’, ‘bakanlar aynı’, ‘kanunlar aynı’ diyorlar. Olmayan tek şey Başbakanlık; demek ki Binali Yıldırım pranga. O halde niye referanduma gidiyorsunuz, aile içinde halledin” diyerek devam etti.

 

ONLAR ENGELLEDİKÇE BİZ DAHA FAZLA MİLLETE ULAŞIYORUZ

 

Batum’un “Neden bir kişi çıkıp da, değişiklikleri madde madde anlatmıyor da başka yollara başvurarak evet oyu istiyor?” sorusuna “Mal kötü de ondan” yanıtı veren Feyzioğlu, “Malın pazarlanabilir bir tarafı yok. Ürün kötü olduğu için, ürününü anlatmak yerine ürünün kötülüğünü anlatanlara hakaret ediyorlar. Üniversiteden gönderiyorlar. Salonları iptal ediyorlar, elektrikleri kesiyorlar. Ne kadar engelleme yaparlarsa, biz o kadar çok millete ulaşıyoruz. Millet ‘Bizden neyi saklıyorsunuz’ diyerek itiraz ediyor” dedi. Zonguldak’ın ülkenin geçmişinde, ekonomisinde büyük rol oynadığını söyleyen Batum, “Siz bunlar görebiliyorsunuz. Ama Anadolu’nun büyük bölümünü kandırmaya çalışıyorlar. En ufak itirazı olanlara ‘Sen FETÖ’cüsün’ diyorlar. İtirazlarınızı bir daha sürdürdüğünüzde PKK’lı oluyorsunuz. Ama halkımız bu oyuna gelmiyor. Tayyip Bey’i sevdiğini söyleyen insanlar bile ‘hayır’ oyu vereceğini söylüyor” şeklindeki ifadelerle konuşmasına devam etti.

 

CUMHURBAŞKANI İSTERSE EYALET İLAN EDEBİLİR

 

TBB Başkanı Feyzioğlu’nun anayasa değişikliğinin küresel kuklacıların yazdığını anımsatması üzerine sözlerini sürdüren Prof. Dr. Batum, “Hukukçuların bazıları özel bir çabayla gerçekleri örtmeye çalışıyor. Kamu tüzel kişiliği oluşturma, İdare’nin merkez ve taşra teşkilatını düzenleme yetkisi tek başına kararname ile cumhurbaşkanına bırakılıyor. Cumhurbaşkanı istediği kadar ili birleştirip, hizmetlerin tek elden yürütülmesini sağlayabilir. Bunun adı da eyalettir. Türkiye ‘Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na bazı çekinceler koydu. Biz Danimarka değiliz. Şehirlerin silahlı güç oluşturabileceği, kendi eğitim sistemini düzenleyebileceği gibi şartta var olan hükümlere şerhimiz var. Bu çekinceleri kaldırma yetkisi tek başına Cumhurbaşkanı’na veriliyor. Türkiye yarın öbür gün dış güçlerin baskısıyla bunu kabul etmek zorunda kalabilir. Koskoca Osmanlı bir tek Enver Paşa tarafından savaşa sürüklendi. Tarihimizde karşılığı var. Tek adamlığa izin verilemez ” dedi.

 

ABD’DE DE BAŞKAN YARDIMCISI DA BAŞKANLA BERABER SEÇİLİR

 

Batum sözlerine, “Meclis’e denetim yetkisi verildi’ diyorlar. Mevcut anayasada bir bakana soruşturma başlatmak için meclis tam sayısının yüzde onu yeterli sayılıyordu. Yani 55 milletvekili ile bu mümkündü. Bir muhalefet partisi bile, sınırlı gücüyle soruşturmayı başlatabilirdi. Şimdi bu sayı 301’e çıktı. Cumhurbaşkanı içinse üçte bir yani 184 yeterliydi. Şimdi bu rakam da 301’e çıkarıldı. Hele hele yüce divan için 400 milletvekili gerekli. Bu sayıları bulamazsan yandın. Ülkeyi parçalayan adamların yaptıkları yanına kâr kalacak” dedi. Feyzioğlu Batum’a bu kez, yeni sistemdeki cumhurbaşkanı yardımcılığını sordu. İlkokulu bitirmiş, TC vatandaşı, okuryazar herkesin Cumhurbaşkanı tarafından başkan yardımcısı olarak atanabileceğini söyleyen Batum, “Bu kişi seçilmeyip atandığı halde tüm yetkileri kullanabilecek. Cumhurbaşkanı’nın Allah göstermişin başına bir hal gelse, hiç tanımadığımız, oy vermediğimiz başkan yardımcısı tüm yetkilerle ülkeyi yönetecek. ABD’de ise başkan ve başkan yardımcısı aynı gün seçilir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın yerine gelecek kişiyi de yine millet seçer” dedi.

 

PARTİLİ CUMHURBAŞKANI ÖRNEĞİ DÜNYADA YOK

 

Feyzioğlu’nun ‘Bir demokratik başkanlık rejiminde, başkanın, aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olduğu da vaki midir?’ şeklindeki sorusunu da yanıtlayan Batum, “Olur mu öyle şey? Demokrasi için partiler rejimi denir.  Seçime partiler girecek en çok oyu alan partiler ülkeyi yönetecek. Şimdi beş tane parti seçime girecek, içlerinden bir tane değerli genel başkan, seçilerek Cumhurbaşkanı olacak. Seçilen parti başkanı diğerlerine ‘cibilliyetsizler, şerefsizler, size üç tane kazı versem güdemezsiniz’ dese, içlerinden bir tanesi de dönüp ona, ‘Sensin o dediklerin’ dese, Cumhurbaşkanı’na hakaretten içeri tıkılacak. Böyle bir demokrasi olur mu? Bu demokrasiyle bağdaşır mı?” dedi.

 

CUMHURBAŞKANI KARISINI ÖLDÜRÜRSE YARGILANABİLİR Mİ?

 

Batum, bu kez “Bu meclisin denetimini nasıl etkiler” şeklinde bir soru yönelten Feyzioğlu’na “Cumhurbaşkanı,  bir şeye kızışa karısını öldürse. O arada 3 koruma devreye girse, ‘Ulan sizi bana sürüyle mi verdiler’ deyip korumaları da öldürse ve elindeki silahı yere atsa. Polisler de gelse o silahı bulsa, el izlerini tespit etse. Cinayetten yargılayabilmek için mecliste 301’i bulup soruşturma başlatacaksınız. 400’le de yüce divana göndereceksiniz. Yüce divan görevini de, 15 üyesinin 12’sini doğrudan, 3’ünü de dolaylı olarak Cumhurbaşkanı’nın atadığı Anayasa Mahkemesi yapacak. Oy sayısı 399’da kalsa yargılama otomatikman duracak ve dört kişinin katili yargılanamayacak. Dün akşam Burhan Kuzu, ‘Ne var bunda, koskoca Cumhurbaşkanı’ dedi. Onun kafasında seçilmiş Cumhurbaşkanı, karısını da öldürebilir şeklinde bir yargı var” şeklinde cevap verdi.

 

ASGARİ ÜCRETE BİLE TEK BAŞINA KARAR VERECEK

 

TBB Başkanı Feyzioğlu’nun “Asgari ücreti Cumhurbaşkanı mı belirleyecek?” şeklinde sorusuna yanıt veren Batum, “Arık başbakan yok, bakanlar kurulu kararnamesi yok, asgari ücret tespit komisyonu yok. Cumhurbaşkanı kararnamesi var. Sosyal güvenlik hakkını belirleme hakkı kararname ile Cumhurbaşkanı’nda. Cumhurbaşkanı çıkıp, ‘Çin’le rekabet ediyoruz. Asgari ücreti 1.000 lira, 1.500 lira yapmakla olmaz bu işler. Biz bunu 300 lira ile sınırlayacağız. Çin’den maden geliyor, rekabet etmek için ucuz kömür üretmemiz lazım. Bunun için madencilerin tazminatlarını kaldıracağız’ diyebilir. Eskiden bu kararnameleri Danıştay denetler, idare mahkemesinde dava açılabilirdi. Bunların hiçbiri yok artık. Tek denetim yetkisi Anayasa Mahkemesi’nde” dedi. Anayasa değişikliğiyle terörün bitirileceği iddialarına da yanıt veren Batum, “Bunun iki tane yorumu var. Birincisi, terör, bu anayasa değişikliğini hazırlayarak Cumhurbaşkanı’nı kandıranların yarattığı bir şeydir. Diyorlar ki, bu değişiklikleri yaparsan biz terörden vaz geçeceğiz. İkinci seçenek de, uyduruyorlar. Başka seçeneği yok” dedi. Batum sözlerini “Tekrar söylüyorum, bu millet Atatürk’e vermediği yetkiyi bunlara da vermeyecek. Bu teklif geçmeyecek” diyerek tamamladı.

 

ÇAYCUMA BELEDİYESİ İLE GURUR DUYDUM

 

Daha sonra söz alan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Turan Feyzioğlu, “Canlı yayından bizleri izleyenler var. Ne olur gelin Çaycuma’yı ziyaret edin. Belediyeciliğin nasıl yapılacağını Çaycuma’da görün. O bulvarlar, parklar, bahçeler tertemiz. Vatandaşlarla da konuşma fırsatım oldu. Gelirken de durduk şehri girişinde. Herkesten memnuniyet ifadeleri duydum. Ben de Çaycuma Belediyesi ile gurur duydum. Barolar Birliği olarak ‘seçim güvenliği’ sayı sınırı olmadan her avukata eğitim vereceğiz. Onlar da geldiği şehirlerde eğitim yapacak. Tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum. İster ‘evet’ verin, isterse ‘hayır’, gelin sandığa, oyunuzu kullanın. Vatandaşlığın gücü o mührü basmakla olur” dedi.

 

İSTENEN BAŞKANLIK DEĞİL SULTANLIK SİSTEMİ

 

Konuşmasını örneklerle sürdüren Feyzioğlu, “Birileri avuçlarının içinde bardak saklayıp, ‘O nedir’ diyenlere ‘sürahi’ yanıtı veriyor. Biz onun bardak olduğunu halka gösterip, ‘bardak mı, sürahi mi kararı siz verin’ diyoruz. Çünkü biz millete güveniyoruz. Millete güvenmeyenler, sürahinin bardak olduğunu söyleyen anayasa hukuku profesörüne, ‘Sen anayasa bilmiyorsun’ diyor. Kim diyor? Meteoroloji uzmanı olsa karnım yanmaz. O bile değil. Bizim meselemiz hiçbir şekilde siyasi parti meselesi değil. Her siyasi partiden konuyu değerlendirenler, ‘Ben tapuyu vermek istemiyorum’ diyor. Şayet ‘Türkiye parlamenter sistemle mi, başkanlıkla mı yönetilsin’ gibi bir soruya yanıt arasaydı, kesinlikle yollara düşmezdik. Getirilmek istenen bizlerin çok iyi bildiği, 18. yüzyılda devrini tamamlamış, sultanlık sistemidir. Biz buna karşı çıktığımız için mücadele ediyor, bu nedenle kasaba kasaba, il il dolaşıyoruz” dedi.

 

EVİNDEN ŞİKAYETİ OLANIN DAHA KÖTÜ EVE TAŞINMASI GİBİ BİR ŞEY

 

En çok önlerine çıkan ‘Değişime karşı çıktığınıza göre bu sistemden memnunsunuz?’ yargısına da yanıt veren Feyzioğlu, “Şimdi mesele şu. Giriş katında bir evde oturuyorsunuz. Ferah değil, manzarası yok. Değiştirmeye karar veriyorsunuz. Bir ev bulduğunuzu söylüyorsunuz eşinize. Size ‘Nasıl bir ev’ diye soruyor, ‘Bana güven’ yanıtı veriyorsunuz. Eşyalar kamyona yükleniyor. Yeni apartmanın önüne geliniyor. Eşyalar üst katlara çıkacağına alt katlara taşınıyor. Eksi beşinci katta, istinat duvarına bakan kapkaranlık bir daireye geliniyor. Eşiniz itiraz ediyor, rutubetli diye şikâyet ediyorduk daha rutubetli, havadar değil diyorduk daha karanlık, manzarası desen hiç yok. ‘Yahu’ diyorsunuz, ‘beğenmiyordun, değiştir diyordun, işte değiştirdik.’ Mesele şu arkadaşlar, bizim giriş katındaki evi beşinci kata taşımamız lazım, eksi beşinci kata değil. Yapılmak istenen sistem değişikliği işte budur. Bunun için yollardayız” dedi.

 

TÜM HÂKİMLER İLÇE BAŞKANININ KARŞISINDA ESAS DURUŞA GEÇER

 

Başkanlık sisteminin de tercihlerden biri olabileceğini söyleyen Feyzioğlu konuşmasının son bölümünde, “Demokratik hiçbir başkanlık sisteminde, başkan aynı zamanda parti genel başkanı olmaz. Eğer başkan aynı zamanda partisinin de genel başkanı olmasaydı, önseçim zorunlu hale getirilseydi, HSK başkanın emrine verilmiş olmasaydı, AYM başkan tarafından seçilmiyor olsaydı meclisin ve yargının başkanı denetlemesi mümkündü. Böylece başkan dilediği kişiyi, dilediği yere atayamazdı. Sizin alacak davanız, tapu davanız, kıdem tazminatınız ilçe başkanının iki dudağı arasında olmazdı. Bu sistemde bir mahkeme hakimi, Çaycuma’daki ilçe başkanının kapısında esas duruşa geçmek zorundadır. Çünkü tüm yargıyı belirleyen başkan, aynı zamanda onun genel başkanıdır. Bunlar olmasaydı problem yoktu. Bir sistem değişiyor derdik. Ama şimdi denetimsiz bir kişi seçiliyor. Ve yarın bu yetkileri kimin kullanacağını kimse bilmiyor. Denetimsiz, yargının meclisin hükmü olmayan, bir kararname ile her şeyin belirlendiği bir sistemi kabul etmiyoruz” şeklindeki sözlere yer verdi.

 

SABAHA KADAR SANDIK BAŞINDA NÖBET TUTACAĞIM

İzleyiciler arasından bulunan ve adının Nuray Hamarat olduğu öğrenilen bir kadının, “71 yaşındayım, göğüs kanseriyim, tansiyon hastasıyım, sol elime bayrak yaktım dün akşam. Eğitmen çocuğuyum. Eğitmen eşiyim. Dedem Çanakkale’de yatıyor. Babam çamuru samanla yoğurup köye okul yapan bir adamdı. O şimdi dua ediyor Atatürk’e. Hiçbir görevim yok ama sandıkların başında sabaha kadar bekleyeceğim. Ülkeme sahip çıkacağım” şeklindeki sözleri toplantıya damgasını vurdu. Toplantının ardından Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı ve Eğitim-İş Çaycuma Şube Başkanı Olcay Özyurt, Feyzioğlu ile Batum’a günün anısına birer plaket verirken, kamu görevinden ihraç edilen Eğitim-Sen Zonguldak Şube Sekreteri İsmet Akyol da Çaycuma’nın eğitim sorunlarını içeren bir dosya sundu. Feyzioğlu ve Batum, toplantının ardından ocak Zonguldak’a hareket etti.

 

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Kantarcı, Çevre Dostu Belediye Başkanı…

Tema Vakfı danışmanı Seçkin Ünsal ve çevreciler Çaycuma Belediye Başkanı…

04.11.2014
Salı
Detaylar

Çaycuma Belediyesi İmar ve Şehircilik…

01.12.2017
Cuma
Detaylar

Hız kesmeden çalışmalara devam ediyoruz

Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı Belediye Meclisi kasım ayı olağan toplantısında…

03.11.2022
Perşembe
Detaylar

Spor kentinde sağlığa koşulacak

Çaycuma 2. Yol Koşusu, 20 Kasım 2022’de “Spor Kentinde Sağlığa…

17.10.2022
Pazartesi
Detaylar