BAKKA’nın 2024-2028 yılları için hazırladığı Batı Karadeniz Bölge Planı’yla ilgili görüşlerini paylaşmaya devam eden Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı, “Bölgede zaten kıt olan tarım alanlarının korunması, hem tarımsal potansiyelin değerlendirilmesi, hem de gıda güvenliğinin korunması açısında büyük önem taşımaktadır.” dedi.
Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı tarafından hazırlanan 2024-2028 Bölge Planı ile ilgili görüşlerini açıklamayı sürdürdü. Hazırlanan planda, turizmin çeşitlendirilerek geliştirilmesi ve yaratılan katma değerin arttırılmasının hedefler arasında yer alması son derece önemli bulduğunu söyleyen Kantarcı, “TR81 bölgesinin tüm kentlerinde, ekonomi kadar sosyal ve kültürel hayatta da geliştirici rol oynayan; kentlerin mekânsal kalitesini, altyapısını, insan kaynağını geliştiren turizm sektörünün her dalında, olağanüstü bir potansiyel bulunmaktadır. Ancak özellikle tarım ve turizm geliştirme sahası sayılabilecek alanların farklı kullanımlara açılması, aynı yerlerde başka kullanımların planlanması, olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bir kullanım alanı ile diğer kullanım alanlarının (Örneğin tarım ya da turizmle sanayinin) aynı bölgede, birbirinin sınırında ya da iç içe planlanması, geçiş kuşaklarının oluşturulmaması, tarım, turizm gibi kırılgan olan ve tahrip edildiği takdirde geri kazanımı mümkün olmayan alanların olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır.” dedi.
KADIOĞLU MOZAİKLERİ ZİYARETE AÇILMALI, FİLYOS KAZILARI HIZLANDIRILMALIDIR
Turizmin gelişebilmesi için bu alandaki kamu yatırımlarının hızlandırılması gerektiğini de ifade eden Kantarcı, “Bu kapsamda Çaycuma Kadıoğlu mozaiklerinin koruma çatısı ve ziyaretçi merkezi yapılarak, mozaikler bir an önce ziyarete açılmalıdır. Çayır Köyü Mağarası ile Filyos antik kenti arasındaki antik su yolu rotalandırılarak bir destinasyon olarak turizme kazandırılmalı, Filyos antik kentinde kamulaştırmalar yapılarak kazılar hızlandırılmalıdır. Turizmle ilgili yaşamsal önemdeki bu yatırımlar kentsel hedef haline getirilmeli, planda bu yatırımlara daha güçlü şekilde vurgu yapılmalıdır.” dedi.
ÇAYCUMA’DA NİTELİKLİ KONAKLAMA ALANI YATIRIMLARI ÖZEL OLARAK TEŞVİK EDİLMELİDİR
Bu alanda bölgenin en önemli sorunlardan biri konaklama tesisi eksikliği olduğunu söyleyen Kantarcı, açıklamalarını, “Diğer il ve ilçelerin yanı sıra, Çaycuma ve civarında da nitelikli konaklama tesisi yok denecek kadar azdır. Öyle ki, bu eksiklik yalnızca turizm alanında değil, çeşitli nedenlerle bölgeye gelen ve günlü birlik konaklama yapacak ziyaretçiler için de kendini hissettirmektedir. Filyos Vadisi’nde yatırımların hızlanmasına koşut olarak, bu alanda adeta bir talep patlaması yaşanmaktadır. Bu nedenle, Çaycuma’nın bölge coğrafyasındaki konumu, gelişim potansiyeli, var olan gereksinimler dikkate alınarak, nitelikli konaklama tesisi yatırımları özel olarak teşvik edilmelidir.” diyerek sürdürdü.
TARIMLA İLGİLİ GELİŞTİRİLEN PERSPEKTİF EKSİKTİR
Planın genel tüm söylem ve kurgusunun bölgede sanayinin geliştirilmesi ve bir endüstri ekosistemi oluşturulması üzerine oluşturulduğunu söyleyen Kantarcı, “ Elbette bu hedef önemlidir. Ancak her ne kadar tarım ve alternatif kırsal ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi de bir hedef olarak bölgenin önüne konulmuş olsa da, bu alandaki en somut öneri halen çalışmaları devam eden Çaycuma Tarıma Dayalı İhtisas OSB’dir. Planda da ifade edildiği tarım ve hayvancılıkta TR81 bölgesi ülke ortalamasının çok gerisindedir. Bunun temel nedeni, engebeli arazi yapısı ve var olan tarım alanlarının bölünmüşlüğü, yanlış destekleme politikaları kadar tarım alanlarının başka kullanımlara açılarak kaybolmasıdır. Bölgede zaten kıt olan tarım alanlarının korunması, hem tarımsal potansiyelin değerlendirilmesi, hem de gıda güvenliğinin korunması açısında büyük önem taşımaktadır. Planda tarımsal kapasitenin artırılması, mandacılığın yanı sıra büyük ve küçükbaş hayvancılığın yanı sıra giderek kapasitesi daha da artan kanatlı hayvan yetiştiriciliğinin geliştirilmesine çok daha güçlü vurgu yapılmalıdır.” dedi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN YARATTIĞI AŞIRI DOĞA OLAYLARI DİKKATE ALINARAK BÜTÜN ALANLARDAKİ ALTYAPI HESAPLARI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR
Planda bir hedef olarak belirlenen afetlerle mücadelede iklim değişikliğine uyum kapasitesinin geliştirilmesi için alınan tedbirlerin, yaşanan büyük deprem ışığında yeniden ele alınması gerektiğini söyleyen Kantarcı, “Yaşanan iklim değişikliği ile bölgenin yağış rejiminin değişeceği, uzun zaman kuraklık sürerken, zaman zaman uzun yıllar ortalamasının üzerinde yağışların meydana geleceği bilinmektedir. Bu nedenle özellikle sel tehlikesi altındaki alanlarda altyapı hesapları bir de bu açıdan gözden geçirilmeli, ırmak yataklarının konut ve endüstri tesisleri gibi kullanımlara açılmasından kaçınılmalıdır. Aksine tüm davranışlar, planda ifadesini bulan ‘Akarsuların debilerinin baraj ve su kapanı gibi yatırımlarla düzenlenmesi, ırmak ve derelerde seddeleme çalışmaları yapılması, ırmak ve dere yatakları ıslah edilerek yakınlarında yapılaşma, depolama vb. faaliyetlerin önlenmesi en önemli hususlar arasındadır. Kaynaktan başlayarak sonladığı noktaya kadar kritik alanlarda sel, taşkın ve heyelan için gerekli önlemlerinin alınması çalışmaları yürütülecektir’ ifadeleriyle çelişecektir.” dedi.
SERBEST BÖLGENİN BAŞKA KULLANIMLARA AÇILMA FİKRİNDEN VAZ GEÇİLMELİ, TARIM, TURİZM VE HAYVANCILIK BÖLGESİ OLARAK GELİŞTİRİLMELİDİR
Planın önemli stratejik önceliklerinden birinin de “Yaşanabilir Mekânlar ve Sürdürülebilir Çevrenin Oluşturulması” olduğunu söyleyen Kantarcı, açıklamasını, açıklamalarının bu bölümünü, “Büyüyen ekolojik sorunların yanı sıra yaşadığımız son deprem felaketi, bu önceliği çok daha önemli hale getirmektedir. Planda da ifade edildiği gibi, doğal afetler, şehirleşme ve şehir planlama süreçlerinde dikkat edilmesi gereken en önemli unsurların başında gelmektedir. Kentsel dirençliliğin sağlanması, afetlere dayanıklı ve güvenli yerleşimlerin oluşturulması ve risk azaltma çalışmaları, afetlerin sebep olabileceği can ve mal kayıplarının asgari düzeye indirilmesine yardımcı olacaktır. Bölgede en fazla görülen afetler arasında heyelan ve kaya düşmesi, taşkın ve seller başı çekmektedir. Bu nedenle özellikle Filyos Vadisi’ndeki alüvyonal arazilerin başka kullanımlara açılmasından mutlaka vaz geçilmelidir. Serbest Bölge ve Serbest Bölge Gelişim Alanı’nda son dönemlerde kamuoyunda da dile getirilen planlamalar tekrar gözden geçirilmeli; bu alanların tarım, turizm ve hayvancılık bölgesi olarak geliştirilmesi için tedbirler geliştirilmelidir.” diyerek tamamladı.