ZONSİAD’ın canlı yayın konuğu olan Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı, “Biz de diploma değil mesleksizlik sorunu var. Bunu mutlaka aşmalıyız, insan yetiştirmeyi en önemli sorun olarak önümüze koymalıyız. Bunu başarırsak orta vadede göçü geri çevirebiliriz. Biz bütün gücümüzü buna verelim. Bacasından duman çıkan fabrikalar değil, insan yetiştiren meslek fabrikaları kuralım” dedi.
Zonguldak Sanayici ve İş İnsanları Derneğinin (ZONSİAD) canlı yayın konuğu olan Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı bölgen meseleleri üzerine de önemli açıklamalarda bulundu. Youtube üzerinden izlenen programda Gülbahar Merdivan’ın sorularını yanıtlayan Kantarcı bölgenin sorunları çözülmeden Çaycuma’nın sorunlarının çözülmeyeceğini dile getirdi. Kantarcı, “Bakın geçenlerde 36 derece sıcak oldu Çaycuma’da. Birkaç gün önce de bin metre yüksekliğe kar yağdı. Şurası çok açık ki, dünya bir tehdit altında. Yaşadığımız virüs saldırısından söz etmiyorum, tüm dünyada bir iklim krizi yaşıyoruz. Karbon salınımı nedeniyle oluşan küresel ısınma hat safhaya ulaştı. Zonguldak ne yazık ki bu konuda başrol oynuyor. Havamızı solunmaz hale getiren mevcut santraller yetmezmiş gibi yeni kirleticiler de gündeme geliyor. Malum Zonguldak kömürle var olmuş bir kent. Tarihi kömürle başlıyor. 1800’lü yılların ikinci yarısında Çaycuma’ya bağlı bir köymüş mesela. Dünya hızla değişiyor. Sanayi devrimi ile birlikte başlayan süreçte kömür çok önemli bir madendi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Zonguldak’ın ve kömürün çok önemli bir yeri var. Ama tüm fosil yakıtlar gibi kömür de artık önemini yitirdi, çok kirletici bir enerji kaynağı çünkü. Şunu baştan söyleyeyim, Zonguldak’ta maden kültürü devam etmeli. TTK faaliyetlerine mutlaka devam etmeli, yatırımlar yapılmalı. Türkiye’nin bütçe büyüklüğü içinde son derece önemsiz olan zararlar afaki olarak büyütülüp TTK’ye alınan düşmanca tutumlara son verilmeli” dedi.
SON 40 YILDA OLUŞAN YENİ EKONOMİK MODELE UYUM SAĞLAYAMADIK
Zonguldak’ın 1980’lerden başlayan yeniden yapılanma sürecini sağlıklı bir şekilde değerlendirmediğini de söyleyen Kantarcı, “Kömürle kendimizi o kadar özdeşleştik ki, kömürün yanına başka bir şey koymayı adeta onur meselesi yaptık. Yüzde atmışı, yetmişi orman olan çok güzel bir coğrafyadayız. Denizimiz, akarsuyumuz, endemik bitkilerimiz, ormanlarımız var. Köylerimiz tespih tanesi gibi yan yana dizilmiş. Yani çok zengin kaynaklarımız var. Olmayan tek şeyse neyi nasıl yapacağımıza dair fikir. Bölge insanı ve yönetenler olarak bu konuda ciddi zafiyetimiz var. Şunu kabul etmemiz gerekiyor ki, Türkiye bir ekonomik yapıdan diğerine geçti. Devlet işletmelerinden daha çok özel sektörün belirleyici olduğu bu ekonomik yapıya biz uyum sağlayamadık. Bölgede kömür işletmeleri, demir-çelik fabrikaları, kağıt fabrikası, çimento fabrikası hep devletin. Bunların büyük bölümü özelleştirildi ama biz devletin patronajlığından kurtulup özel sektörün dinamizmiyle tanışamadık. Eskiden farklı sektörleri konuşamıyorduk ama artık bu da değişti. Şimdi Ticaret ve Sanayi Odaları tarımla ilgilenmeye başladı. Çaycuma’da bir organize sera bölgesi kuruluyor mesela” diyerek açıklamalarını sürdürdü.
İNSANIMIZI MESLEK SAHİBİ YAPIP VASIFLI HALE GETİRİRSEK HERKESE İŞ BULURUZ
Zonguldak’ta yaşam kalitesinin yükseltilmesinin en önemli sorun olduğunu söyleyen Kantarcı, “Aslından bizim daha farklı şeylere ihtiyacımız var. Mesela Bülent Ecevit Üniversitesinin Zonguldak’ta göçün nedenleri üzerine yaptığı araştırmada işsizlik birinci neden olarak çıkmıyor. Kentsel yaşam kalitesinin düşüklüğü birinci neden, ikinci nedense pahalılık. Zonguldak’taki işsizliğinin nedeniyse işgücünün vasıfsız olması. Geçen eylül ayında Almanya’nın Siegen ticaret sanayi odasını ziyaret ettik. Bize bir sunum yaptılar. Biz ‘Şuraya şu kadar yatırım yaptık, şu fabrikada bu kadar insan çalışıyor’ diyeceklerini beklerken, onlar bize eğitim faaliyetlerini anlattı. 8 milyon avroluk bütçesinin 4 milyonunu eğitime harcıyorlarmış. Şaşırdık. 25 bin üyeli, Oda’nın en önemli işi, işyerlerine nitelikli eleman yetiştirmekmiş meğer. Oda’nın üniversite boyutunda üç tane büyük okulu var. Ahşap, metal ve inşaat bölümlerine öğrenci alıp belli bir eğitimden geçiriyorlar. O eğitimlere katılanları da mutlaka iş sahibi yapıyorlar. Biz de böyle bir çalışma içinde olmalıyız. Biz de diploma değil mesleksizlik sorunu var. Bunu mutlaka aşmalıyız, insan yetiştirmeyi en önemli sorun olarak önümüze koymalıyız. Bunu başarırsak göçü orta vadede göçü geri çevirebiliriz. Biz bütün gücümüzü buna verelim. Bacasından duman çıkan fabrikalar değil, insan yetiştiren meslek fabrikaları kuralım” dedi.
EN ESASLI MESELEMİZ EĞİTİM
Bölgenin işsizlikten daha çok, nitelikli işgücü sorunu olduğunu da söyleyen Kantarcı, bu konudaki görüşlerini de “Biz insanımızı meslek sahibi yapıp vasıflı hale getirirsek herkese iş buluruz. Ben hem ZONSİAD’a hem de bizi izleyen herkese sesleniyorum. Gelin hiçbir şey yapmayalım, eğitim yapalım. Gönüllü kuruluşlar, ticaret sanayi odaları, belediyeler el ele verelim insanımızı eğitelim. Bakın bir organize sanayi bölgemiz var, orada çalışacak eleman bulamıyoruz. Ben belediyede çalıştırmaya nitelikli insan bulmakta zorlanıyorum. Bizim en esaslı sorunumuz eğitim. Bölgede çok işsiz var. Onlara meslek kazandırıp, nitelikli işgücü haline dönüştürmemiz lazım. Kısacası bizim insan yetiştirmemiz lazım. Biz insan yetiştirmeyi becerebilirsek dışarıdan gelecek mega projelere de ihtiyacımız olmaz. Zaten buna ihtiyaç da yok” şeklinde açıkladı.