Birleşmiş Milletler genel Kurulu 1993 yılında, dünya üzerinde adil su kullanımı bilincini geliştirmek amacıyla her düzeyde en etkili kararların alınması da dahil olmak üzere, su varlığının korunması, geliştirilmesi, planlamaları, su seviyesi kullanımı yönetimi için, kritik yaşam kaynaklarının küresel sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla 22 Mart gününü Dünya Su günü ilan etmiştir.
Dünya su gününde, dünya gündeminde suyun öneminin altını çizmek, dünyada su sorunlarının çözümü çalışmalarına destek olmak, kesin çözüm olacak öneriler getirerek kamuoyunun dikkatini çekmek, artan su krizini, sosyal ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğini tehdit eden bir olgu olduğunu vurgulama doğrultusunda faaliyetler yapılmaktadır.
Dünya oluşumundan önce de su vardı. Dünya oluşumunu tamamlandıktan sonra da hayat ilk olarak suda başladı. O nedenledir ki doğadaki tüm canlılar suya bağımlı yaşam sürdürmekteler. Bu günümüze kadar süren dünyadaki canlıların yaşamın temel yasasıdır. Dünyaya uzak gezegenlerde; hayat için aranan öncelik de su, su varsa hayat olacak. Su varsa hava, toprak ve besin var. Neden? Çünkü insan vücudunun%74’ü, beyin dokumuzun %85’i sudur. Balığın, %75’i, koyunun % 67’si, elmanın %85’i, domatesin %95’i, ıspanağın %91’i, sütün % 80-90’nı sudur. Canlıların yaşamın her alanında yer alan su, vazgeçilmezimizdir. O nedenle su sürekli ve temiz olmalı. Hayat; su varsa, temizse var.
Son yıllarda; dünyada yaklaşık 1,6 milyar insan temiz içme veya kullanım suyu bulamamaktadır. Dünyada her yıl ortalama 5 milyon insan temiz su ile ilgili hastalıklardan dolayı ölmektedir, ya diğer canlılar?
Dünya nüfusunun üçte biri 2025 yılında şiddetli derecede su sıkıntısı çekecektir.
Halen dünyada 2,8 milyar insan şehirlerde yaşıyor, bu rakam 2025’te 4,5 milyara yükselecektir. Şehirler temiz suya daha fazla ihtiyaç duymakta olup aynı zamanda da daha büyük atık su sorununa yol açmaktadırlar. Şehir nüfusunun artması ciddi su sorunlarını beraberinde getirecektir.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan bu rapora göre, 2050 yılında dünyada iki milyar insan sudan yoksun kalacak, 30 yıl sonra da 3 milyar insan kullanılabilir su kaynaklarını kaybedecek. Bunlar, su ile ilgili gerçeklerin sadece bir kısmı olup, sularımız çok ciddi sorunlarla karşı karşıyadır.
Ne kadar suyumuz var?
Yer küremizin yüzeyinin %70 ini denizler, %30 unu karalar oluşturur. Yeryüzündeki suyun %97’si TUZLU (denizler –okyanuslar), %2 si kuzey ve güney kutuplarında BUZULLAR içinde DONMUŞ –KAR-BUZ’ dur (kullanım dışı). Canlılar için KULLANILABİLİR TATLISU oranı % 0,7( tatlı su göllerinde, derelerde, çaylarda vd.)’ dir. Bu % 0,7 ’lik) tatlı sudan insanlar, bitkiler, yaban hayatı, tarım ve sanayi rekabet etme durumundadırlar. Sebze- meyvelerimizi, ekinlerimizi yetiştirmek, elektrik santrallerimizi soğutmak, sanayide kullanmak, içmek, yıkanmak ve diğer canlılarında kullanımı için; yüzde birden çok az su kalmakta geriye…
Bu %1 oranında bile olmayan tatlı su, önce sağlıklı ve korunabilir olmalıdır ki; sosyal ve ekonomik etkinliklerin sürekliliğini ve de bireylerin en temel gereksinimi olma özelliği ile ulusların devamlılığını sağlayabilsin. Sorun suyun az olmasından çok, suyun yanlış yönetilmesindedir.
Suyumuzu doğru kullanmayı çoğaltmak dileği ile “Dünya Su Günümüz Kutlu olsun.”