“Yaklaşık 19 milyon öğrencimiz için ders zili bu sabah çaldı. 2016-17 eğitim yılı, 15 Temmuz’da yapılan başarısız darbe girişiminin gölgesinde, bin bir sorunla açılıyor. Rakamlar ürkütücü, kamudaki öğretmen açığı 100 binin üzerindeyken, 15 Ekim’de, yalnızca, 15 bin atama yapılacağı bildiriliyor. Sorunlu olduğu tespit edilen 58 kitabın henüz baskısı yapılamazken,  yaklaşık 1,5 milyon öğrencinin öğretmensiz olarak okula başladığı bir tablo yaşanıyor.  OECD’nin hazırladığı rapora göre Türkiye’nin ilkokuldan yükseköğretime kadar eğitim kurumlarına yaptığı harcamalar, diğer ülkelere göre çok düşük kalıyor. Aynı rapora göre eğitimde ve diğer alanlarda cinsiyet eşitsizliği devam ederken, imam hatip liselerinin de etkisiyle her üç gençten biri meslek lisesi mezunu olarak orta öğrenimini tamamlıyor.

Son yıllarda, eğitim alanında, ülke ihtiyaçlarından daha çok siyasal nedenlerle yapılan sistem değişikleri, çocuklarımızı nasıl iyi yetiştireceğimiz, onları geleceğe nasıl hazırlayacağımız, modern dünyanın bilimsel standartlarına nasıl ulaştıracağımız konusundaki soru ve endişelerimizi gideremediği gibi daha da artırıyor.  Araştıran, sorgulayan bir nesil yetiştirmek için bilimsel ilkelerle oluşturulması gereken müfredatta kimi bilgilerin dışlanıp, felsefe, sosyoloji, mantık gibi düşünce derslerinin sembolik hale getirilmesinin yanlışlığı, tüm eğitimcilerin ortak tespiti olarak öne çıkıyor. Pek çok konuda olduğu gibi, 4-6 yaş arasındaki çocukların nasıl eğitileceği konusu bile eğitimcilerden daha çok siyasetin tartışma konusu yapılıyor.

Çağdaş bilgi ve teknolojilere ulaşabilen, teknoloji ve bilgiyi tüketen değil üreten bir toplum olmak için eğitimin niteliğini laik, çağdaş ve bilimsel normlar ışığında artırmamız gerekiyor.  Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasını sağlamak, ekonomik bağımsızlığını kazanmak için endüstriyel gelişimin önemi ortadadır. Bunun için de, eğitimde, sanayinin gereksinim duyduğu ara ve teknik eleman ihtiyaçlarını karşılayacak bir beyin gücü planlamasının yapılması zorunludur. Bu nedenle özellikle yeni meslek liselerinin açılma kararının siyasal tercihlere değil, ekonominin ihtiyaç ve beklentilerine göre verilmesi gereklidir.

Yeni ders yılında anlatmaya çalıştığım sorunların çözümü için adımlar atıldığını görmek en büyük arzumdur. Bu duygularla başta cefakâr öğretmenlerimiz, bir umut pırıltısı olarak yetiştirmeye çalıştığımız öğrencilerimiz ve velilerimiz olmak üzere, tüm eğitim camiasının yeni eğitim yılını kutluyor, 2016-17 eğitim yılının ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.”