Kültürel Yaşam

Kültürel Yapı

Yaşam

Çaycuma’nın kendine özgü yasayış ve davranış biçimi vardır. İlçe merkezinden köylere doğru gidildikçe yaşam biçimleri bazı farklılıklar gösterir. Tarih boyunca göç alan, adeta bir kavimler kapısı olan bölgede, son yüzyıllarda uygulanan iskân politikalarıyla da gelen insanların oluşturduğu kültürel farklılığın izlerini görmek mümkündür.  Bir maden değil madenci kenti olan Çaycuma’da iki yüzyıldır maden işçiliği yapılmaktadır. Üretimde benzer aletler kullanıldığı için üretim biçimi birbirine çok yakın olan tarım ve madencilik, ilçenin üretim kültürünü oluşturur. Madencilik yakın zamana kadar, babadan oğula aktarılan bir kültürel birikimi de ifade etmektedir. Bu birikim nedeniyle, Çaycumalılar, yalnızca Zonguldak Kömür Havzası’nda değil, dünyanın her yerinde yerinde maden işçisi olarak çalışmaktadır. Zonguldak kömür havzasında “Bir ayın bir bölümünde madende, bir döneminde köyde” şeklinde uygulanan dönüşümlü (münavebeli) maden isçiliği, sosyo-kültürel yaşama damgasını vuran, biçimlendiren olguların başlıcasıdır. Bu çalışma örüntüsü, kırla kent yaşamının belirgin şekilde ayrışmasına engel olmuş, sosyolojik olarak “köylü-işçi” olarak tanımlanabilecek insan tipini ortaya çıkarmıştır. Maden işçiliği nedeniyle erkeğin önemli oranda tarımdan kopması tarımsal etkinliklerde kadın emeğinin öne çıkmasına neden olmuş, bu da, kadının da belirleyici şekilde içinde olduğu, hayatın her alanında söz sahibi olduğu bir toplumsal yapının ortaya çıkmasını sağlamıştır. İki yüzyıldan beri maden işçiliği yapılan bölgede, 1970’li yıllarda SEKA’nın da üretime geçmesiyle endüstri toplumunun kültürel izleri de belirginleşen ilçede, kültürel olarak bir homojenlik söz konusudur. Bu nedenle Çaycuma ilçe merkezindeki bir vatandaşla, Çaycuma’nın herhangi bir köyünde yaşayan vatandaş arasında gündelik hayat içinde, belirgin davranış farklılıkları yoktur. Endüstriyel süreçlerle çok erken tanışan Çaycuma insanı farklı kültürlere karşı hoşgörülü ve değişime açıktır. Tüm ülkede olduğu gibi Çaycuma’da da yerel ağız özellikleri yavaş yavaş unutulmakta, İstanbul lehçesi belirgin şekilde hâkim olmaktadır.

Kültürel yaşam

Çaycuma Zonguldak’ın ilçeleri arasında en çok kültürel etkinliğin gerçekleştirdiği ilçe durumundadır.  Amatör tiyatroların yanı sıra pek çok tiyatro ekibi gösterilerde bulunmak üzere ilçemize gelir. Çaycuma’da öteden beri sanatsal etkinliklere yakın ilgi ve sevgi vardır. Halkevi, daha sonra Halkodası, ardından Çaycuma Gençler Birliği, 1950’lerden sonra da Çaycuma Güzelleştirme Cemiyeti’nin öncülüğünde Çaycuma’da tiyatro, resim ve fotoğraf sergileri, konserler başta olmak üzere pek çok sanatsal etkinlik gerçekleştirmektedir. Halen Belediye bünyesinde Türk Halk Müziği Topluluğu ve Türk Sanat Müziği Topluluğu, Rahvan At Yetiştiricilik ve Binicilik Topluluğu, Çaycuma Bisiklet  Topluluğu gibi gruplar faaliyetlerini yürütmektedir.

Bando

İLÇE MERKEZİNDE BULUNAN KÜLTÜR MERKEZLERİ:

  • Çaycuma Kültür ve Sanat Merkezi
  • İlçe Halk Kütüphanesi
  • ADD Kütüphanesi
  • Çaycuma TSO Konferans Salonu
  • Belediye Sineması

 

ÇAYCUMA BELEDİYESİ KÜLTÜR TOPLULUKLARI

  • Belediye Bandosu
  • Türk Halk Müziği Topluluğu
  • Türk Sanat Müziği Topluluğu
  • Çocuk Korosu
  • Tiyatro Topluluğu
  • Çocuk Tiyatro Topluluğu
  • Rahvan At Binicileri Topluluğu

Şive

Yörede bu konuyla ilgili ilk çalışmaları yapan Hamit Kalyoncu’ya göre, Zonguldak yöresindeki yerel ağız özellikleri, tarihsel süreçlerdeki toplumsal yapılanmalardan izler taşır. Bölgenin 11 ve 12. yüzyıllarda başlayan Türkleşme sürecinde, ticari ve siyasi ilişkiler bir sonucu Oğuz-Türkmen boylarının yanı sıra, Kıpçak-Kuman gruplarının yerleşmesinden de söz edilir. Bugünkü Zonguldak il sınırları içerisinde Bartın Ağzı ile birlikte Çaycuma Ağzı ve Devrek-Ereğli-Zonguldak Ağızları olarak iki ayrı ağız özelliği görülür. Anadolu ağızlarında 11. yüzyıldan beri çeşitli değişimlerle varlığını koruyan “nazal n” sesi bu bölgede de görülür. Devrek ve Ereğli yöresinde görülen nazal (genzel) “n” sesi, Çaycuma ağzında “y” sesine dönüşür. Belirgin özellik olarak iç seste “g” sesini “v” sesiyle değişimi (Oğuzca, Kıpçakça ve 13. yüzyıl Kumancası) ile genzel “n” sesinin iç ve son seste, ikinci şahıs iyelik eklerinde, gelecek zaman ve şart kipinin ikinci şahıslarında, gelecek zaman ve emir kiplerinde, hatta doğrudan doğruya sözcük köklerinde düzenli biçimde “y” sesine dönüşmesi Urfa-Denizli ağzı ile Kıpçakça ve günümüzdeki devamı Karaimce ile benzerlikler gösterir.

Halk Oyunları

HALK MÜZİĞİ VE HALK OYUNLARI

Tüm Zonguldak yöresi gibi Çaycuma da davul ve köçek oyunları yönünden oldukça zengindir. Geçmişte davulcuların omuzlarına astıkları çift davulla oynadıkları söylenir. Göbekleşme, kaşık, zil gibi ayrık düzen oyunları; bağlama, tanbura, cura, kemane (tırnak kemanesi), çiftelli, zurna, kaval (dilli, dilsiz), tef, darbuka, zil, kaşık, zilli maşa, tangurdak (koyun çanlarından yapılan çalgı) eşliğinde oynanır. Erkek oyunlarının yok denecek kadar az, parayla tutulan köçeklerin (meyter) ve köçek oyunlarının yaygın olmasının nedeni, erkeğin köyünden ayrı bir işyerinde (kömür ocaklarında) çok ağır koşullarda çalışmasıyla ilgilidir. Köyüne izinli gelen erkek eğlenme, oyun gereksinimini parayla köçek tutarak ve onu izleyerek giderir. Bu nedenle yörede köçek ve kadın oyunları yaygındır.

 

KIYAFET ÖZELLİKLERİ

Geçmiş dönemlerde Çaycuma’nın kırsal kesimde günlük dış giysi genellikle basma, pazen divitin; iç giysiler ise evlerde dokunan keten (Karadeniz Ereğli’de elpek bezi, Çaycuma’da pelemet bezi) ya da pamukludandır. Başa önce fes giyilir, fes üstüne oyalı yemeni (abacuk) üzerine de tülbent (yazma) bağlanır. Çevresi metal pullu, renkli boncuklu, oyalı olan tülbentlere “atça”, sarı, yeşil renkli dallı pullu olanlara da “çatkı” denir. Gömlek adı verilen ve dizlere kadar uzanan iç giysi sıfır yaka, önden düğmeli, yaka, kol ağızları ve önleri dantelle süslüdür. Özel günlerde üstü sim işlemeli “telli yelek”, “kutnu yelek” (İpekle karışık pamuklu kumaş) giyilir. İpekli kumaşa sırma ile işlenmiş cekete benzer yelek olan “kapale” ile “ustufa” geleneksel kadın giysilerinin özgün biçimlerindendir. Ustufaların içi pamuk astarlı olup, kol ağızları, yakası dantelli ve önü boydan boya açıktır. Ustufa ve kapalenin bir başka türü olan çitare adlı yelekler de, kırsal kesimde kullanılan yaygın bir giyim örneğidir. Güllü kutnu, kutnu çitare, yalancı çitare, zenne (kışın giyilen uzun kollu) bilinen çitare türleridir. Yeleklerin çevresi, kol ağızları siyah şeritli (kaytan), bilinen çitare türleridir. Yeleklerin çevresi, kol ağızları siyah şeritli (kaytan), yakaları “harç, divdik, çıkartma, gibi adları olan işlemelerle süslüdür. Yeleğin üzerine “acemşal” denen büyük kuşak sarılır. Genç kızlar kuşağı önden, diğerleri arkadan bağlar. Gömleğin altına pijama biçimi don giyilir. Süslü olanlara “çözme don”, kırmızı ve beyaz bezden parçalı olana “al don” denir. Erkekler yakasız, sık düğmeli mintan (göynek) üzerine yelek, kalın ceket (aba), altına “pamtur” yada “zıbka”, ayağa da “çapula” giyerlerdi. Cumhuriyetle birlikte modern yaşamın gerektirdiği kimi giysiler giyilmeye başlamıştır.